Robert Kiyosaki’den Korkutan Uyarı: Büyük Çöküş Kapıda – Bitcoin Alın!

“Zengin Baba Yoksul Baba” kitabıyla dünya çapında ün kazanan yatırım eğitmeni Robert Kiyosaki, küresel ekonomi için şimdiye kadarki en sert uyarısını yaptı.
Sosyal medya platformu X’te yaptığı paylaşımda Kiyosaki, “tarihin en büyük borç balonunun” patlamak üzere olduğunu ve bunun sonucu olarak dünya genelinde büyük kaybedenler ve büyük kazananlar olacağını belirtti.
Kiyosaki’ye göre en büyük kaybedenler, “sahte itibari para birimlerini ve özellikle devlet tahvillerini elinde tutanlar” olacak. Buna karşılık, Bitcoin, altın ve gümüş gibi gerçek varlıkları elinde bulunduranlar bu çöküşten “daha zengin” çıkacak.
Uyarı, ABD’nin ulusal borcunun 37 trilyon dolara ulaşmasının ardından geldi. Bu seviyenin “sürdürülemez bir mali yörünge” oluşturduğunu belirten uzmanlar, ülkenin küresel ekonomik liderliğinin risk altında olduğuna dikkat çekiyor.
Aralarında Ray Dalio, Ken Rogoff ve Niall Ferguson gibi önde gelen ekonomistlerin bulunduğu isimler de yaklaşan bir borç krizine karşı benzer endişeler taşıyor.
Ferguson’un analizlerine göre, ABD şu anda borç faizine yılda 1,1 trilyon dolar harcıyor—bu miktar savunma harcamalarını (883,7 milyar dolar) geçmiş durumda. Tarihsel olarak, bu tür dengesizlikler büyük güçlerin düşüşünden önce sıkça görülmüş.
Ülkenin borç/GSYH oranı şu anda %123’e ulaşmış durumda. Uzmanlar, bu oranın acil önlemler alınmazsa “borca bağlı bir ekonomik kalp krizine” yol açabileceği konusunda uyarıyor.
Amerika’nın Borç Sarmalı Derinleşiyor: Faiz Giderleri Savunma Harcamalarını Aştı
Amerika Birleşik Devletleri’nde kamu borcunun ulaştığı seviyeler, Robert Kiyosaki’nin para sisteminin çöküşüyle ilgili karanlık öngörülerini doğrular nitelikte. Ulusal borç, 2000 yılında 10 trilyon dolar seviyesindeyken bugün 37 trilyon doları aşmış durumda—ve herhangi bir sürdürülebilir çözüm görünmüyor.
En dikkat çekici gelişme ise, borç servis maliyetlerinin (faiz ödemeleri) ilk kez savunma harcamalarını geçmiş olması. Ekonomist Niall Ferguson’a göre bu durum, tarihte büyük güçlerin zayıflamadan önce geçtiği bir eşik. “Ferguson Yasası” olarak anılan bu ilkeye göre, bir ülke borcuna ödediğinden fazlasını savunmaya ayırmadığı noktada küresel liderliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyor.
Borçtaki hızlı yükseliş özellikle son yıllarda hız kazandı. Eski Başkan Donald Trump’ın görev süresinde ulusal borç %39 oranında artış gösterdi.
Sorunun yapısal boyutu, bileşik faiz matematiğiyle birlikte daha da belirginleşiyor.
Hazine Bakanı Scott Bessent’in “borcu büyümeyle aşarız” tezi, II. Dünya Savaşı sonrası gibi olağanüstü büyüme oranları gerektiriyor. Ancak Dünya Bankası’na göre ABD ekonomisi 2024’te %2,8 büyürken 2025’te bu oran %1,4’e düşecek.
Öte yandan, borç/GSYH oranının 2029 itibarıyla %140’a çıkması bekleniyor. Bu tablo, ekonomistlerin “borç sarmalı” (death spiral) olarak tanımladığı bir süreci ortaya koyuyor: Artan faiz yükü, altyapı, eğitim ve savunma gibi verimli kamu harcamalarını dışlayarak sistemsel tıkanmaya neden oluyor.
Krizin etkileri yalnızca istatistiklerde değil, Amerikan halkının günlük yaşamında da hissediliyor. COVID-19 sonrası başlatılan parasal genişleme süreciyle birlikte doların alım gücü %20’den fazla düştü. Gıda fiyatları %23, ulaşım maliyetleri ise %34 oranında arttı.
Bu kalıcı yapısal enflasyon, maaşları ve birikimleri eritiyor. Federal bütçede faiz ödemeleri şu anda %13’lük bir paya sahip ve bu rakamın 2033 itibarıyla yıllık 1 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bu ise sosyal güvenlik, Medicare ve Medicaid gibi toplamda yıllık 3,2 trilyon dolarlık kamu harcamasına sahip programlarda kesintileri kaçınılmaz hale getirebilir.
Tüm bu sıkışma, ABD’nin artan jeopolitik tehditlerle karşı karşıya olduğu bir döneme denk geliyor. Sonuç olarak ülke, askeri hazırlık ile mali sürdürülebilirlik arasında giderek imkânsızlaşan bir tercihle yüz yüze kalıyor.
Bitcoin, Para Değer Kaybına Karşı Nihai Güvence mi?
Finansal eğitim kitaplarıyla tanınan Robert Kiyosaki’nin “Bitcoin satın alın” çağrısı, yalnızca spekülatif bir yatırım tavsiyesi değil; aynı zamanda tarihsel olarak para krizlerinin nasıl geliştiğine dair derin bir anlayışa dayanıyor. Özellikle devletlerin artan borç yükünü karşılamak için para basmaya yöneldiği dönemlerde, kıt varlıklar geçmişte hep öne çıktı—ve Bitcoin bu role en uygun dijital aday.
Bitcoin’in arzı matematiksel olarak 21 milyon ile sınırlı. Bu sınırlama, modern itibari para sistemlerinin sınırsız para arzı karşısında keskin bir zıtlık oluşturuyor.
Bitcoin’in zamanla azalan enflasyon oranı da onu dijital bir “değer saklama aracı” hâline getiriyor. Coinbase CEO’su Brian Armstrong’un da vurguladığı gibi, Bitcoin artık hükümetlerin bütçe açığı harcamalarına karşı bir “dengeleyici mekanizma” olarak görülüyor.
Bu görüş, tarihsel verilerle de destekleniyor. Tüm büyük para birimi çöküşleri, sürdürülemez borç birikimi ve enflasyonla borcu eritme çabalarıyla başladı. Venezuela örneği çarpıcı: Ülkenin borç/GSYH oranı 1998’de %30 civarındayken, 2020’ye gelindiğinde %300’ü aşarak hiperenflasyona neden oldu. Bolivar neredeyse değersiz hâle gelirken milyonlarca insan ülkeyi terk etti.
ABD henüz bu noktada değil çünkü dolar hâlâ rezerv para konumunda. Ancak Kiyosaki’nin uyarısı, mevcut dinamiklerin benzer olduğuna işaret ediyor: Hızla büyüyen borç, azalan güven ve alternatif değer saklama araçlarına artan yönelim.
Bu noktada Bitcoin’in rolü öne çıkıyor. Altın ve gayrimenkul gibi geleneksel korunma araçları, hem fiziksel saklama riskleri hem de devlet müdahalesine açık yapıları nedeniyle dezavantajlı. Oysa Bitcoin, merkeziyetsiz yapısı sayesinde devletlerin el koymasına veya sansürlemesine karşı dayanıklı. Ayrıca dijital yapısı sayesinde küresel olarak erişilebilir ve taşınabilir.
Bitcoin’in yakın dönemdeki enflasyonist ortamlarda gösterdiği performans da bu savı güçlendiriyor. ABD’nin artan bütçe açıkları ve genişlemeci para politikalarıyla birlikte yatırımcılar defalarca BTC’ye yönelerek fiyatı rekor seviyelere taşıdı. Kurumsal yatırımcıların da bu tabloyu desteklemesi, Bitcoin’in artık ciddi bir parasal alternatif olarak görüldüğünü ortaya koyuyor.
MicroStrategy’nin 592.000 BTC biriktirmesi, bu eğilimin en çarpıcı örneklerinden biri.
VanEck’in yakın tarihli analizine göre, Bitcoin’in tarihi fiyat artış hızını koruması hâlinde, ABD 2049 yılına kadar ulusal borcunun %18’ini yalnızca stratejik BTC rezervi ile telafi edebilir. Bu ise Bitcoin’in yalnızca bireyler değil, devletler açısından da borç sarmalından çıkış için bir çözüm sunduğu anlamına geliyor.
Bitcoin’in bugünkü konumu, yalnızca spekülatif bir dijital varlık değil, aynı zamanda parasal çöküş senaryolarına karşı gerçek bir ekonomik sığınak olduğunu giderek daha fazla kanıtlıyor.
En İyi Bitcoin ve Kripto Cüzdanı






