Beyaz Saray’da XRP Skandalı: Trump’ın Adıyla Yapılan Paylaşımın Asıl Sahibi Ortaya Çıktı!

POLITICO’nun haberi, Washington’daki bir lobicinin Trump’ı kızdırarak Beyaz Saray’dan nasıl uzaklaştırıldığını ortaya koyarken, aynı zamanda eski başkanın kripto para politikalarına bakışını da gün yüzüne çıkardı.

Mart ayında Truth Social platformunda yayımlanan bir gönderide, ABD’nin XRP, Solana ve Cardano gibi altcoin’leri içeren bir “kripto stratejik rezervi” kurmayı planladığı öne sürülmüştü. Bu paylaşımın ardından söz konusu üç dijital varlıkta kayda değer bir yükseliş yaşandı. Kısa süre sonra Trump, rezervin merkezinde Bitcoin ve Ether’in yer alacağını ifade etti. Hafta sonu yayımlanan bu mesaj, kripto piyasalarında şaşkınlık yarattı.

Şimdi ise bu paylaşımın, onlarca müşteriyi temsil eden bir lobi firmasının başındaki Brian Ballard’a uzandığı ortaya çıktı. İddialara göre Ballard’ın ekibinden biri, başkana iletilmesi gereken mesajın bir taslağını kendisine vermişti.

POLITICO’nun haberine göre, Trump sonradan Ballard Partners’ın, XRP’nin arkasındaki şirket Ripple’ın müşterisi olduğunu fark etti. Başkan çevresinden kaynaklara göre bu durum Trump’ı öfkelendirdi ve kendini “kullanılmış” hissetmesine neden oldu.

Ballard’ın artık Beyaz Saray’a girişinin istenmediği, yardımcılara onunla iletişimi kesmeleri talimatının verildiği belirtiliyor. Ayrıca Trump’ın adını kullanarak çıkar sağlamaya çalıştığı yönünde suçlamalarla da karşı karşıya.

Ne Oldu?

POLITICO’nun ulaştığı bilgilere göre, Mar-a-Lago’da düzenlenen bir etkinlik sırasında lobici Brian Ballard’ın bir çalışanı, Donald Trump’a dijital varlık sektörünü destekleyen bir mesajı Truth Social’da paylaşması için defalarca baskı yaptı. Trump başlangıçta bu isteği geri çevirmeye çalıştı ancak sonunda mesaj taslağını bir çalışana verdi ve söz konusu gönderi böylece yayımlandı.

Kripto para camiasında büyük ses getiren bu paylaşım, yalnızca piyasaları değil, Trump’ın yakın çevresini de karıştırdı. Beyaz Saray’ın kripto politikasından sorumlu isim David Sacks’ın bu paylaşımı gördükten sonra öfkelendiği ve Trump’ın özel kalemini arayarak durumdan duyduğu rahatsızlığı ilettiği aktarıldı. Sacks’ın temel şikayeti, başkanın bazı kripto şirketlerine övgüler yağdırırken diğerlerini dışarda bırakmış olmasıydı.

Olayın merkezindeki isim olan Brian Ballard ise POLITICO’ya yaptığı açıklamada, “Firmamızın başarısı nedeniyle ismi açıklanmayan kaynaklardan gelen temelsiz suçlamalara alışkınız” ifadelerini kullandı ve Beyaz Saray’dan dışlandığı iddialarını reddetti.

Ancak yaşananlar sonrası Ballard’a kapıların kapandığı ve yetkililere onunla temas kurmamaları yönünde talimat verildiği ileri sürülüyor.

Öte yandan, Truth Social üzerinden duyurulan kripto stratejik rezervi planları beklendiği gibi hayata geçmedi. Bunun yerine, kısa süre sonra yalnızca suçlulardan ele geçirilen kripto paralardan oluşan sınırlı bir Bitcoin rezervi kurulacağı açıklandı. Ayrıca, ayrı bir dijital varlık stoğu oluşturulacağı belirtildi—fakat şu aşamada XRP, SOL veya ADA gibi coin’ler bu listeye dahil değil. Ek varlıkların ise yalnızca “bütçe açısından nötr” yöntemlerle edinileceği vurgulandı.

Bu Ne Anlama Geliyor?

Washington’un perde arkasındaki siyasi hesaplaşmaların ötesinde, yaşanan son gelişmeler Trump yönetiminde kripto para politikalarının nasıl şekillendiğine dair önemli ipuçları veriyor.

Her şeyden önce, eski başkanın kriptoyla ilgili ciddi kararları, konuya bakan uzmanlardan ya da danışmanlardan onay almadan ani bir şekilde alma eğiliminde olduğu ortaya çıktı.

Ayrıca, Truth Social’da paylaşılan bazı gönderilerin Trump tarafından kaleme alınmadığı da bu olayla birlikte netleşmiş oldu. Belki bu şaşırtıcı değil, fakat kripto dünyasının Trump’a yüklediği bilgi ve vizyonun, gerçekte olduğundan çok daha fazla olduğu anlaşılıyor. Öyle ki, başkanın kendi adıyla piyasaya sürülen meme coin hakkında bile sınırlı bilgiye sahip olduğu, geçmişteki bazı açıklamalarıyla gözler önüne serilmişti.

Ancak asıl çarpıcı olan, bu sürecin Bitcoin savunucusu ve Zap CEO’su Jack Mallers’ın daha önce dile getirdiği endişeleri doğruluyor olması. Mallers, Ripple’ın hem Bitcoin’i hem de Amerikan ekonomik çıkarlarını baltaladığını, aynı zamanda devlet kontrollü bir Bitcoin stratejik rezervini engellemek için lobi çalışmaları yürüttüğünü savunmuştu. Ona göre şirket, merkezi yapıya sahip ve şirket çıkarlarına hizmet eden token’ları desteklemekle suçlanıyordu.

Üstelik bu karmaşık tabloya, Trump’ın kripto sektöründeki kendi ticari ilişkileri dahil bile değil. World Liberty Financial gibi kripto işletmeleriyle bağlantılı olduğu bilinen Trump’ın, bu şirketlerden doğrudan fayda sağlamadığı iddia edilse de, bu varlıkların çocukları tarafından yönetilen bir tröst altında olması çıkar çatışması şüphesini ortadan kaldırmaya yetmiyor. Mar-a-Lago’da apar topar verilen kararlar da dahil olmak üzere Beyaz Saray’dan çıkan politikaların, eski başkanın kişisel servetini artırma potansiyeli taşıdığı açıkça ortada.

Nitekim Mart ayında Fortune’un yayımladığı analiz, Trump bağlantılı şirketlerin toplam değerinin 2,9 milyar dolara ulaştığını, bunun da net servetinin yaklaşık %37’sine denk geldiğini gösteriyordu. Kripto piyasalarındaki yükseliş bu değeri daha da yukarı çekmiş olabilir.

Tüm bu gelişmeler ışığında, kampanya grubu State Democracy Defenders Action, Kongre’ye dikkat çeken bir çağrıda bulundu:

“Başkan Trump ve gelecekteki başkanların kamusal görevlerini kişisel servetlerine dönüştürmesini engellemek için, kendilerinin ve diğer seçilmiş yetkililerin stablecoin ve benzeri dijital varlıklara sahip olmasını yasaklayan yasal düzenlemeler yapılmalı.”